Frankfurt: Gökdelenler ve Tarihin Bir Arada Yaşadığı Şehir
Uzun bir bekleme süresinin ardından nihayet Schengen vizem geldi fakat çok kısa süreli olduğu için pek kaybedecek vaktim yoktu. Bulabildiğim en ucuz bileti alıp sonraki gün Frankfurt’a uçtum. Arkadaşım havaalanında karşıladı beni ve henüz erken olduğu için ufak bir tur atmak için şehir merkezine geçtik. Şunu söylemeliyim ki yılbaşı kutlamaları için gitmiyorsanız kış dönemli Almanya pek mantıklı değil. Genel olarak çok soğuktu. Çok fazla kar bekliyordum ama bu kadar soğuk olmasını beklemiyordum. Kar çok seyrek bir şekilde ara ara yağıyordu fakat soğuk resmen yüz kesiyordu.
Frankfurt’un Tarihi ve Modern Yapıları
Almanya’da 2 tane Frankfurt şehri bulunuyor. Benim gezdiğim “Frankfurt am Main”, Main Nehri üzerine kurulduğu için bu ismi almış. Diğer Frankfurt şehri ise Oder nehri kenarında kurulan, daha küçük bir şehir. Yürürken bir çok tarihi bina ve gökdelen bize eşlik ediyordu. Almanya’nın ve Avrupa’nın en önemli finans merkezlerinden birinin Frankfurt olduğunu dev banka kuleleriyle hemen anlayabiliyorsunuz. Avrupa’nın en yüksek gökdelenleri de bu bankaların ve Frankfurt şehrinde bulunuyor. Yolda yürürken dev bir Euro simgesi görürseniz bilin ki Avrupa Merkez Bankası binasının önünesiniz. Milyonlarca kişinin hayatı o binadan çıkan kararlarla değişebiliyor. Ne kadar garip değil mi?
Frankfurt’un en Popüler Yeri: Römerberg ve Christmas Market
Gece turunu çok uzatmamak adına hızlıca Frankfurt şehrinin eski meydanı olan Römerberg’e doğru geçtik. Gökdelenlerden sıyrılınca gerçekten çok güzel bir mimari karşıladı bizi. Meşhur Alman mimarisinin ilk canlı örnekleriydi gördüklerim ve gerçekten beğenmiştim. Kalabalığı takip ederek ilerlemeye devam ettik ve eski meydana ulaştık. Meşhur Römerberg binalarından önce Christmas Market ile karşılaştık.
Adeta insan seli vardı. Herkes bir şeyler atıştırıyor, hediyelikler alıyor ve birbirinden farklı ürünlerin sergilendiği standlarda geziniyordu. Acıkmaya başladığımız için biz de hemen geleneksel bir şeyler baktık ve Backfich’de karar kıldık. Belirtmeden geçmeyeyim çok yağlı olsa da oldukça lezzetliydi, özellikle üzerindeki sosu çok beğendim. Standları dolaşırken tabi yemeye devam ediyorduk. Dev mangalları görünce Almanya’da Noel döneminde Hindi ile beraber en çok tüketilen ürünlerden olan sosislilerden denedik. Tatlı olarak da Nutella’lı krep aldık. Hepsi birbirinden lezzetliydi. (:
Römerberg Binaları ve Tarihi
Gelelim Frankfurt’un en meşhur yapıları olan Römerberg binalarına. 14 ve 18. yüzyıl arasında yapılmış bu meydan neredeyse aklınıza gelebilecek her şeyi barındırıyor. Yemek yiyebilir, bir şeyler içebilir, hediyelik alabilir ve çevredeki binaları gezebilirsiniz. Ayrıca yakın çevresinde barındırdığı kiliseler ve katedral ile kısa bir süre çok fazla şey görmenize imkan veriyor.
2. Dünya Savaşı sırasında Frankfurt en büyük hava saldırılarını yaşayan şehirlerden biri olduğu için gördüğünüz yapıların çok büyük bir bölümü yıkılma seviyesine gelmiş ve sonradan restore edilmiş. Meydanın hemen arkasında bulunan Frankfurter Dom o tarihlerde de ayakta kalmayı başaran tek dini yapı olma özelliğine de sahip.
Yorgunluk kendini göstermeye başlayınca eve doğru yola koyulduk. Frankfurt’u gezi planlarıma almak aslında hiç aklımda olan bir şey değildi fakat arkadaşımı ziyaret etmek istediğim için kısıtlı zamanımın 2 gününü buraya harcadığıma pek pişman değilim. Havaalanından sonra kısa bir şehir turu yapmıştım fakat sonraki gün tekrar Frankfurt merkezde gezmeye devam ettim. Gece gördüğüm tarihi yapıları bir de gündüz gözüyle görmek iyi oldu çünkü çok daha detaylı inceleme fırsatı buldum.
Avrupa’ya ilk gelişim olduğu için metro, tramvay gibi toplu taşıma araçlarının biletsiz oluşu beni şoke etti. Evet, bilet kontrolünün yapılmamasından söz ediyorum. İlk gün gezmeye tek başıma gittiğim için tramvaya ilk bindiğimde yanlış bir şeyler olduğunu farkettim. Gelen tramvaya direkt olarak binmiştim ve fakat biletim yoktu. Herhangi bir görevli veya bilet satışı yapan gişe olmadığı ve hatta durağın bile bizim zihnimizdeki durak gibi olmaması beni çok şaşırtmıştı. Neyse ki herhangi bir kontrole denk gelmeden tramvaydan indim ve bir sonraki sefer bilet aldım. 9 gün boyunca hiç bir yerde kontrole denk gelmedim fakat biletsiz olarak binmişseniz eğer ve kontrol sırasında tespit edilirseniz yüklü bir miktarda ceza ödeyeceğiniz için bunu yapmamanız gerekiyor. Gördüğüm herkes bilet alıyordu, kötüye kullanım oranı çok düşük olsa gerek.
Frankfurt’un Aşk Köprüsü: Eiserner Steg
Römerberg’i gündüz gözüyle gezerken bir anda Eiserner Steg ile karşılaştım. 1868 yılında ilk olarak yapılan bu köprü Main Nehri üzerindeki en eski yürüme köprülerinden biri. Köprünün üzerine aşıkların astığı kilitler dışında benim en beğendiğim özelliği köprü üzerideyken Frankfurt’un hem tarihi hem de modern görüntüsünü tek bir karede görebiliyor olmanız.
Tarihi yerler tabi ki daha çekici geliyor fakat hafif yağmurlu ve sisli bir hava olunca gökdelenler bile güzel bir manzara sunabiliyor. Köprüyü yürüyerek geçip karşı tarafta bulunan parkta vakit geçirebilirsiniz, nefes almak için güzel bir yer.
Frankfurt’un Alışveriş Merkezi ve Eschenheimer Turm
Römerberg ve gökdelenlerin kesişim noktası Frankfurt’un alışveriş merkezi konumunda şu anda. Yüzlerce mağaza ile dolu bu bölgede dolanmak pek keyifli olmasa da meydana yakın MyZeil alışveriş merkezinin tepesine çıkıp çok uygun fiyatlarla karnınızı doyurup terasına çıkarak şehir manzarasını izleyebilirsiniz.
Meydanda bulunan eski kiliselere ek olarak bir de Frankfurt’un en eski tarihi yapılarından olan ve şehre giriş kapısının kalan bölümü olan Eschenheimer Turm kulesini gezebilirsiniz.
Frankfurt Hakkındaki Son Düşünceler
Frankfurt genel olarak tarihi binaları, Christmas Market dolayısıyla da sokak yemekleri çok güzel olsa da nedense daha önce gezdiğim şehirlerde gezerken hissettiğim mutluluğu hissedemedim. Ben daha çok sıcak şehirlerin insanıyım sanırım, Frankfurt ise hem finans hem de fuar merkezi olması dolayısıyla daha soğuk bir şehir.